Ameliyat Sonrası Kansızlık Olur mu? Veriler, Duygular ve Toplumsal Etkiler Üzerinden Bir Yolculuk Konulara farklı açılardan bakmayı seven biri olarak, ameliyat sonrası yaşanan her küçük değişikliği bir hikâyenin parçası gibi görmeyi seviyorum. Kimi zaman laboratuvar sonuçlarının çizdiği net bir tabloyla, kimi zaman ise hastanın gözlerindeki “yorgun ama umutlu” bakışla karşılaşıyoruz. “Ameliyat sonrası kansızlık olur mu?” sorusunun cevabı kısa: Evet, olabilir. Ama asıl mesele, bu durumun neden geliştiğini, kimleri nasıl etkilediğini ve iyileşme yolculuğunu beraberce nasıl güçlendirebileceğimizi konuşmakta. Ameliyat Sonrası Kansızlık (Postoperatif Anemi) Neden Olur? Kan kaybı: Operasyon sırasında veya sonrasında küçük de olsa kan kaybı yaşanabilir. Hemo-dilüsyon: Ameliyat esnasında verilen…
Yorum BırakGünlük Fikirler Yazılar
Grandük Nedir, Kime Denir? Gücün Asaletle Buluştuğu Bir Siyasi Kavram Üzerine Bir siyaset bilimci bir sabah not defterini açar ve yazar: “Güç, yalnızca yönetme hakkı değil; meşruiyetin biçimidir.” Bu cümleyle birlikte tarih boyunca iktidar figürlerinin toplumsal düzeni nasıl şekillendirdiğini düşünmeye başlar. İşte tam bu noktada karşımıza çıkan kavramlardan biri de Grandüktür. Yalnızca bir unvan değil, aynı zamanda iktidarın sembolik anatomisini temsil eden bir statüdür. “Grandük nedir, kime denir?” sorusu, aslında “Güç kimde ve neden onda?” sorusunun tarihsel bir versiyonudur. Grandüklüğün Tanımı: Aristokratik İktidarın Yansıması Grandük (Fransızca kökenli Grand Duc, Latince “Magnus Dux” yani “Büyük Dük”) tarihsel olarak bir dükten üstün,…
Yorum BırakDinozorlar Hangi Jeolojik Zamanla Elveda Dedi? Bir Çıkış Planı Var mıydı? Bütün çocukluk hayallerinin temelini atmış, “Jurassic Park”la bir nesli büyütmüş bu devasa yaratıkların yok oluşu hakkında bir şeyler duymayan var mı? Şayet öyle bir kişi varsa, o zaman kendilerine “Dinozorların ne zaman yok olduğunu sorarak işe başlamalılar! Çünkü dinozorlar, hepimizin bildiği gibi bir gün – tam olarak 66 milyon yıl önce – tarih sahnesinden büyük bir gürültüyle çekildiler. Ve sanırım bu çekilme, biraz da “ama biz de çözüm odaklıyız!” diyecek olan erkeklerin bir hayal kırıklığı, “Ahh keşke daha empatik olsalarmış” diyecek olan kadınların ise küçük bir iç geçirme noktasına…
Yorum BırakAldatma Dizisi Ne Zaman? Merakla Beklenen Yeni Sezon Hakkında Her Şey Televizyon dünyasında bazı diziler vardır ki yalnızca bir kurgu olmaktan çıkar, izleyicinin hayatına dokunur. “Aldatma” tam da böyle bir yapım. Her bölümüyle milyonları ekran başına kilitleyen bu dizi, yalnızca entrikaları ve sürükleyici hikâyesiyle değil, karakterlerin iç dünyasına dair derin gözlemleriyle de adından söz ettiriyor. Peki, izleyicilerin büyük bir heyecanla beklediği “Aldatma” dizisi ne zaman başlıyor? Gelin, hem verilerle hem de hikâyelerle bu merakın derinine birlikte inelim. Aldatma Dizisi: Sadakat, Güven ve Gerçek Hayatın Yansıması “Aldatma”, yayınlandığı ilk günden itibaren yalnızca bir televizyon dizisi olarak kalmadı; ilişkilerdeki güvenin, ihanete uğramış…
Yorum BırakKale Kilit Güvenli mi? Güvenlik Kültürünün Türkiye’deki Yolculuğu Güvenlik, insanlık tarihinin en eski kaygılarından biridir. Mağara kapılarından çelik kasalara, her çağ kendi güvenlik anlayışını yaratmıştır. Türkiye’de bu anlayışın sembol markalarından biri olan Kale Kilit, sadece bir ürün değil, aynı zamanda toplumsal bir güvenlik algısının da temsilcisidir. Ancak soru hâlâ günceldir: Kale Kilit gerçekten güvenli mi? Bu soruya yanıt aramak, yalnızca bir markayı değil, Türkiye’nin modernleşme sürecinde “güven” kavramının nasıl biçimlendiğini de anlamayı gerektirir. Kale Kilit’in Tarihsel Arka Planı: Yerli Üretimle Güvenin İnşası Kale Kilit, 1953 yılında kurulduğunda, Türkiye henüz sanayileşme adımlarını yeni atan bir ülkeydi. Yerli üretim fikri, yalnızca ekonomik…
Yorum Bırakİlk Türk Gezgin Kimdir? Felsefi Bir Bakış Açısıyla Felsefi Bir Perspektif: İnsan ve Keşif Felsefe, insanın varoluşunu, bilgiyi ve dünyayı anlamaya çalıştığı bir yolculuktur. İnsanlar, sadece var olmakla yetinmeyip, dünyayı, kendilerini ve varlıklarını anlamaya yönelik bir içsel arayışa girerler. Bu keşif, zamanla dış dünyayı keşfetmeye, yani gezmeye dönüşmüştür. İlk Türk gezgininin kim olduğunu sormak, aslında insanın varlık ve bilgiye olan ilgisinin bir yansımasıdır. Kimdir bu ilk gezgin? Gezmek, yalnızca bir yerden başka bir yere gitmek midir, yoksa insanın içsel bir keşif arayışının dışa vurumu mudur? Bu soruları sormak, bir filozof için insanın varoluşunu, bilme biçimlerini ve dünyayla olan ilişkisini anlamaya…
Yorum BırakGölge Oyunu Hangi Ülkeye Aittir? Işığın, Kültürün ve Belleğin İzinde Bir Tarih Yolculuğu Giriş: Gölgenin Peşinde Bir Tarihçinin Düşüncesi Geçmiş, yalnızca olayların değil, ışığın düştüğü yönlerin de hikâyesidir. Tarihçi için her gölge, bir sessiz tanıktır; bazen kaybolan bir kültürün, bazen ise kuşaktan kuşağa aktarılan bir anlatı biçiminin izidir. “Gölge oyunu hangi ülkeye aittir?” sorusu da işte bu iz sürmenin başlangıcıdır. Çünkü bu oyun, yalnızca bir eğlence biçimi değil, farklı coğrafyaların birbirine değdiği bir kültürel yolculuğun ürünüdür. Gölge Oyununun Kökeni: Çin’in Işığı, Doğu’nun Gölgesi Gölge oyununun kökeni, tarihçilerin büyük çoğunluğuna göre Çin’e uzanır. Milattan önce 2. yüzyıla kadar giden Çin kaynaklarında,…
Yorum BırakGök gürültüsünden korkulur mu? Tarihten bilime uzanan bir bakış Gök gürültüsünden korkulur mu? sorusu, yalnızca bireysel bir duygu hâlini değil; kültür, mitoloji, fizyoloji ve klinik psikoloji arasında uzanan zengin bir tartışmayı da işaret eder. Kimi insanlar için gök gürültüsü yalnızca etkileyici bir doğa sesidir; kimileri için ise astrafobi (yıldırım ve gök gürültüsü korkusu) denen belirgin bir kaygı bozukluğunun tetikleyicisidir. Astrabofinin spesifik fobi sınıfına girdiği; uygun terapiyle azaltılabildiği, klinik literatürde açıkça yer alır. :contentReference[oaicite:0]{index=0} Tarihsel arka plan: Gök gürültüsünün tanrıları İnsanlık, gök gürültüsünün sarsıcı gücünü tarih boyunca tanrısal bir dile tercüme etti. Antik Yunan’da Zeus gök ve hava olaylarının başat tanrısıydı;…
Yorum BırakHandikap mı Handicap mı? Dildeki Küçük Bir Harfin Büyük Hikâyesi Bazı kelimeler vardır ki, yazımındaki küçücük farklar bile uzun sohbetlerin kapısını aralar. “Handikap mı, handicap mı?” meselesi tam da böyle bir konu. Bugün sizlerle sadece bir kelimenin doğru yazılışını değil, dilin evrimi, kültürün etkisi ve insanların düşünme biçimleri üzerine de konuşalım. Hem erkeklerin analitik yaklaşımına hem de kadınların duygusal, toplumsal bakışına birlikte bakalım. Aslında her iki kelime aynı kökten gelir; fakat Türk Dil Kurumu’na göre doğru yazım “handikap”tır. TDK Ne Diyor? Verilerle Objektif Yaklaşım TDK, kelimenin Türkçedeki doğru yazılışını açıkça belirtir: “handikap.” İngilizcedeki orijinal hali “handicap” olsa da, Türkçeye geçtiğinde…
Yorum BırakBazen bir yazım kuralı, bir dil meselesinden çok daha fazlasını anlatır. “Ayşe hanımdan nasıl yazılır TDK?” sorusu da öyle: Sadece doğru imla peşinde koşmuyoruz; saygının, hitabın ve toplumsal dil alışkanlıklarımızın peşine düşüyoruz. Kahvenizi kapın, gelin; hem kurala hâkim olalım hem de kelimelerin bizi nasıl bir kültür yolculuğuna çıkardığını konuşalım. TDK Ne Diyor? Temel Kuralın Şeker Gibi Özeti Önce net olanı koyalım: Kişi adından sonra gelen saygı sözleri ve unvanlar büyük harfle yazılır. Bu yüzden “Ayşe Hanım” şeklindedir; “hanım” küçük harfle yazılmaz. Özel addan sonra gelen ekler kesme işaretiyle ayrılır ve ek, kalıbın son sözcüğüne gelir: Doğru: “Ayşe Hanım’dan” Yanlış: “Ayşe…
Yorum Bırak